Nasipte bu varmış. Kovandaki bütün çerçeveleri elden geçirdim. Demek bir ana yüksüğünü görememişim. İki veya üç günlük fakla çıkan ana, bütün yüksükleri iptal ediyor. Ölü analar kovanın tabanında yatıyordu. Çıkan ana da Rize'den gelen ananın yumurtasından. Şimdilik kısmet bir tane imiş. Buna da çok şükür.
Zaiyattan kesitler. Kafes olmayınca, birazda erken davranmayınca...
Boş durmamışlar hemen dalakları asmışlar.
Hani yenilen pehlivan güreşe doymaz ya, hemen transfere başladım. Yine Rize'den Arif Beyin gönderdiği ananın larvalarından aldım. Bu sefer daha kolay oldu. İşlem hoşuma gitti. Yeni petekten larva almak daha kolay. Larvaları seçerek dikkatli bir şekilde alabiliyorum. Birinci transferde arı sütünü görmemiştim. Kendi yüksüklerini bozup içindekilerini vermiştim. Bunda larvanın kedi sütünü zayi etmeden daha kolay, incitmemeye çalışarak transfer yaptım.
Ve hazırladım. Son hali bu.
Larva telin ucunda.
Yuvasına giriyor.
Hoşuma giden bir foto. Dostlarda görsün dedim.
Bir önceki çıkan ana. Sayın Asım KADIOĞLU menşeli.
Boyanma vakti geldi. Elime aldım. Nazikçe boyayayım dedim. Güzel odu. Derken bir kanat darbesi, sol küçük kanat boyandı. Çıta kovanın üzerindeydi. İşçi arılar kanattaki boyayı hemen temizlediler.
Ve tahta kovana geçiş.
Orta sehpa; sol üç Sayın Asım Abimin hediyesi. Sağdaki olanda yerli.(Boyadığım)
Soldan sırayla, sekiz, sekiz, altı ve üç çıtadalar.
Sayın Muhteşem Abim; siz yine öndesiniz. Tecrübe farkı daima önde olur. Sizin körükçünüzün körükçüsü olmaya namzedim.
Arı ve arıcı dostlarına...
Selam, saygı ve muhabbetle...